Uzay yatırımı gittikçe popülerleşiyor!

Beş yıl önce yatırımcı Katelin Holloway, “gerçek bir ay atışı” olarak nitelendirdiği bir yatırım yaptı. Genel girişim sermayesi firması Seven Seven Six’in kurucu ortağı olan Holloway, ekibiyle birlikte, yeniden kullanılabilir fırlatma teknolojisi sunan Stoke Space şirketinin sunumunu duyduğunda “hiçbir fikrimiz olmadığını” itiraf ediyor. “Tamamen farkındaydık ki uzman biz değildik,” diyor Holloway.
Uzay yatırımlarında artış
O zamandan beri Holloway, ay yüzeyinden helyum-3 çıkarıp Dünya’ya satarak kuantum bilgisayarlar ve tıbbi görüntüleme uygulamalarında kullanılmasını planlayan Interlune şirketine de yatırım yaptı. Holloway, bu tür bahislerin çekebileceği şüpheciliğin farkında. Ancak, onun uzay konusunda acemiden yatırımcıya geçiş hikayesi, risk sermayesi dünyasında daha geniş bir değişimi de yansıtıyor: artık uzay mühendisliği diploması olmayan VCler de uzay start-up’larını finanse ediyor. PitchBook’a göre Temmuz itibarıyla uzay teknolojisine yapılan küresel girişim yatırımı 48 şirkette 4,5 milyar dolara ulaştı; bu, 2024’te uzay start-up’larının çektiğinin dört katından fazla.
Bu trendin arkasında ne var? Öncelikle SpaceX ve diğer firmaların fırlatma maliyetlerini önemli ölçüde düşürmesi, uzayı uygulamaya odaklı iş modellerine sahip kurucular için erişilebilir hâle getirdi. Holloway, TC’nin StrictlyVC Download podcast’inde şunları söyledi: “Biz, tür olarak, uzayın günlük hayatımızın bir parçası hâline gelmesinin eşiğinde oturuyoruz. Ve dünya bunun farkında değil, buna hazır değil.”
Bu durum, VClerin yalnızca roket üreten şirketlere bakmak yerine, uzay tabanlı veri ve altyapıyı iklim izleme, istihbarat toplama ve iletişim gibi yeni uygulamalar için kullanan start-up’lara yatırım yapmasına olanak tanıyor. Aynı zamanda yörüngesel lojistik, uzayda üretim, uydu servisi ve lunar altyapı geliştirme alanları da yatırımcıların radarına giriyor. Interlune gibi şirketler bu yeni kategoriyi temsil ediyor. Holloway gibi yatırımcılar için çekicilik, çoğu zaman “uzay teknolojisi ile iklim teknolojisi kesişimi” noktasında, yani start-up’ların Dünya’daki çevresel hataları uzayda tekrar etmesini önleme hedefinde yatıyor.
Jeopolitik gerilimler de savunma odaklı uzay start-up’larını cazip kılıyor; Çin’in hızlı gelişen uzay kabiliyetleri, ABD yatırımlarını artırıyor. Risk sermayesi yatırımcıları temkinli olabiliyor, ancak savunma harcamaları — ABD hükümetinin güvenilir müşteri ve teknolojik doğrulama sağlaması sayesinde — uzay girişimlerinin ticari geçerliliğine dair güven sağlıyor. Mart ayında Hava Kuvvetleri Bakanlığı Zirvesi’nde Savunma Bakanı Pete Hegseth, “Bir sonraki ve en önemli savaş alanının uzay olacağını görmezden gelmenin bir yolu yok” demişti.